Genellikle kırk yaşın altındaki kadınlara mamografik tarama önerilmez. Bunun birkaç farklı nedeni vardır:
- Genç kadınlarda memenin süt üreten dokusu fazla (meme yoğundur) olduğu için mamografinin kanser saptamadaki başarısı düşebilir.
- Genç kadınlarda meme dokusu radyasyona daha duyarlı olduğu için mamografi riskli olabilir.
- Genç kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı genelde daha azdır.
Meme kanserinde erken teşhis hayati önem taşır. Bu nedenle meme kanseri riskine karşı meme kontrollerine 20 yaşından itibaren başlanabilir. Önce elle muayene, ileriki yıllarda da mamografi sayesinde hastalık tedavi edilebilir. 40 yaşın üzerindeki kadınların mutlaka mamografik tarama yaptırması gerekir. Özellikle 40-50 yaş arasındaki kadınlarda ortaya çıkabilecek kanserlerin hızlı büyüme olasılığı daha yüksek olduğu için her yıl tarama yaptırması önerilir. 40 yaş altındaki kadınların ise ailesinde kalıtsal meme kanseri riski olanlar 25 yaşından itibaren manyetik rezonans görüntüleme (MR) bir yıl, mamografi diğer yıl olmak üzere her yıl tetkik yaptırması kanserin gelişmesini önleyebilir. Kanserde erken tanı avantajı sağlayan mamografik taramanın, düzenli olarak uygulandığı ülkelerde meme kanserine bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 19-64 (ortalama yüzde 30) oranında azaldığı biliniyor. Genç kadınlarda ise tarama için kendi kendini muayene, fizik muayene ve ultrasonografi yöntemlerinden de yararlanılabilir.
Pek çok kadın mamografide alınan radyasyondan dolayı endişe duyabilir; oysa bu işlem sırasında alınan radyasyon dozu son derece düşüktür. Bir kişinin 3 ayda normal olarak maruz kaldığı ya da uzun bir uçak yolculuğunda alınan radyasyon dozu mamografiye eşittir. Dijital mamografilerde bu doz daha da düşer. Radyasyona bağlı kanser oluşma olasılığı teorik olarak mümkünse de, mamografide ve özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlarda bu olasılık yok denebilecek kadar azdır. Cihazların düzenli bakım ve kontrolünün yapılması mamografik taramadan endişe edilmesini gerektirmez. Doğru ve erken tanıyla elde edilecek fayda riske göre çok daha fazladır.
- Mamografide zaman zaman şüpheli bulgular ortaya çıkabilir ve bu nedenle kişinin geri çağrılması, ek filmler çekilmesi, hatta zaman zaman biyopsi yapılması gerekebilir. Bu nedenle kişi endişe duyabilir. Diğer görüntüleme çeşitleri olan dijital mamografi ve özellikle tomosentezde bu risk oldukça azalır. Gereksiz ek çekimlerden ve biyopsilerden kaçınmak için mamografilerin mutlaka deneyimli bir meme radyoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekir.
- Mamografik taramalarda kanser kendisini her zaman göstermeyebilir. Özellikle meme dokusu yoğun olan kadınlarda mamografinin duyarlılığı oldukça düşüktür. Bazen kitle fizik muayenede ele gelse bile mamografide bulgu vermeyebilir. Özellikle meme dokusu yoğun olan kadınlarda taramada mamografinin ultrasonografi ile birlikte kullanılması gerekir. Bu şekilde duyarlılık yaklaşık yüzde 90’ın üzerine çıkarılabilir.
Mamografiler her zaman eski incelemeler ile karşılaştırarak değerlendirilir. Bu nedenle eski filmlerin atılmaması ve mamografi çekimine gelirken getirilmesi gerekir. Meme hastalıkları, kitle, yapısal bozulma, iki meme arasında asimetri veya mikrokalsifikasyon kümeleri şeklinde bulgu verebilir. Bu bulgular hem iyi huylu hem de kötü huylu meme hastalıklarında görülebilecekleri için, görüntülerin mutlaka bir meme radyoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekir.
ÖNEMLİ NOT: Memede sertlik ya da başka bir belirti hisseden kadınların, önceki mamografi sonuçları normal olsa bile, vakit geçirmeden doktorlarına başvurmaları gerekir.