Gebelikte anne sütü üretimi, çok sayıda hormonun müşterek çalışması sonucunda gerçekleşir. Bu hormonların doğru zamanda ve doğru miktarlardaki varlığı, memedeki salgı bezlerinin ve süt kanallarının, süt üretimi ve üretilen sütün salgılanmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesinde önemli rol üstlenir. Gebelik döneminin ortalarında, meme dokusunun salgı bezlerinden ve sütün temel yapı taşlarından olan laktoz ve proteinlerin büyük kısmı üretilmeye başlanır. Ancak, gerçek anlamda süt üretimi doğumdan hemen sonra olur. Bu dönemde süt; çok sayıda protein ve laktozun yanı sıra, glukoz (şeker), immünglobulinler (bebeğin savunma sitemini güçlendiren maddeler), bebeğin gelişimi ve sağlığı için gerekli birçok maddenin bulunduğu biyolojik olarak çok zengin bir sıvı halini alır.
Anne sütünün yapımı için meme dokusunda görülen ilk değişimler, aslında gebeliğin erken dönemlerinde başlar. Diğer yandan, meme dokusunda süt üretiminin başlaması gebeliğin ancak ortalarında gerçekleşir. Anne sütünün bebeğin temel besin maddesi olarak adlandırılan zengin bir sıvıya dönüşmesi ise doğumdan sonra.
Hamilelikte göğüslerin hacmi hızla artar ve gebeliğin sonunda yaklaşık 1 kiloluk artışa ulaşır. Bu, göğüslerin içerisinde bulunan salgı bezlerinin ve süt kanallarının artışının bir sonucudur.
Beynin alt bölgesindeki hipofiz adlı özel bir yapıdan salgılanan prolaktin hormonu, meme dokusundaki özel algaçlar vasıtasıyla buradaki hücreler ile ilişki kurar ve sütün üretilmesinde ana rol üstlenir. Ek olarak, yine hipofizden (arka hipofiz) salgılanan oksitosin isimli hormon, özellikle bebeğin annesini emmeye başlaması ile birlikte salgılanmaya başlar. Süt kanallarındaki ve meme ucundaki akış da bu hormon tarafından sağlanır.
Süt üretiminde rol oynayan diğer hormonlardan en önemlileri; estrojen, progesteron, insülin ve büyüme hormonudur. Bu hormonlardan bazıları gebelik sırasında sütün gelmesini engelleyen sistemde merkezi rol üstlenir ve doğumdan sonra bu hormonların seviyelerinde görülen bazı değişiklikler süt gelmesini başlatan mekanizmayı tetikler.
Sütün gelmesinde en önemli etken hiç kuşkusuz emzirmek. Bu nedenle, annenin sütü gelmeye başlamamış olsa bile erken dönemde bebeklerini düzenli aralıklarla emzirmeleri gerekir. Emzirme sırasında beyne ulaşan komutların neden olduğu bir dizi olay, hem üretilen süt miktarını hem de emzirme sırasında dışarı salgılanan süt miktarını arttırır.