Yazı İçeriği

Pestisit Nedir?

Pestisit, tarımsal üretimde, halk sağlığında, ormancılıkta ve hatta ev ortamlarında; ürünlere, hayvanlara, insanlara veya yapılara zarar veren ya da hastalık yayan böcekler, yabani otlar, mantarlar, kemirgenler, akarlar, nematodlar gibi istenmeyen canlı organizmaları (zararlıları) kontrol etmek, engellemek, uzaklaştırmak, yok etmek veya yaşam döngülerine müdahale etmek amacıyla kullanılan kimyasal veya biyolojik kökenli maddeler veya bu maddelerin karışımlarıdır.

Geniş bir yelpazede etki gösteren bu maddeler, hedefledikleri zararlı türüne göre insektisit (böcek öldürücü), herbisit (ot öldürücü), fungisit (mantar öldürücü), rodentisit (kemirgen öldürücü) gibi çeşitli sınıflara ayrılır ve temel amaçları, zararlı popülasyonlarını ekonomik zarar eşiğinin altında tutarak verim kayıplarını önlemek veya hastalıkların yayılmasını engellemektir.

Ancak kullanımları, hedef dışı organizmalar, çevre kirliliği ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri nedeniyle dikkatli yönetim ve düzenleme gerektirir.

Pestisit Hangi Alanlarda Kullanılır?

Pestisitler, zararlı olarak nitelendirilen organizmaların neden olduğu hasarı veya rahatsızlığı önlemek, kontrol altına almak ya da azaltmak amacıyla çok çeşitli alanlarda yaygın olarak başvurulan kimyasal veya biyolojik ajanlardır.

Tarımsal verimliliğin korunmasından halk sağlığının güvence altına alınmasına, yapısal bütünlüğün sürdürülmesinden yaşam alanlarının konforuna kadar geniş bir etki spektrumuna sahip olan bu maddelerin kullanım şekilleri, hedeflenen zararlıya, uygulama alanına ve çevresel koşullara göre büyük farklılıklar gösterir.

Pestisitler doğrudan bitkiye püskürtme, toprağa karıştırma, tohumlara uygulama, belirli alanlarda gaz halinde kullanma (fümigasyon), yemlere katma veya belirli noktalara yerleştirme gibi yöntemlerle zararlılarla mücadelede kritik bir rol oynarlar.

Pestisitlerin kullanıldığı başlıca alanlar ve kullanım şekilleri şunlardır:

  • Tarım: Ürünleri böcek, yabani ot, mantar ve diğer zararlılardan koruyarak verimi artırmak.
  • Halk Sağlığı: Hastalık taşıyan sivrisinek, kene, fare gibi vektör canlıları kontrol etmek.
  • Ormancılık: Ağaçları zararlı böcek ve hastalıklardan, ormanları istilacı bitkilerden korumak.
  • Endüstriyel ve Yapısal Alanlar: Binaları termitlerden, tesisleri ve yolları yabani otlardan, depoları zararlılardan korumak.
  • Ev ve Bahçe: Konutları ve bahçeleri haşere, hastalık ve yabani otlardan korumak; evcil hayvanları parazitlerden korumak.
  • Veterinerlik: Çiftlik hayvanlarını ve evcil hayvanları iç ve dış parazitlerden korumak.
  • Su Yönetimi: Su yollarını ve rezervuarları aşırı büyüyen sucul otlardan ve yosunlardan korumak.

Tarımda Kullanım

Tarım alanında, bitkilerin üzerine el pompasıyla pestisit püskürtülüyor.

Tarım sektörü, pestisitlerin en yoğun kullanıldığı alanlardan biridir. Burada temel amaç, tarlada, serada veya bahçede yetiştirilen meyve, sebze, tahıl gibi ürünleri; verimi ve kaliteyi düşüren böcekler, yabani otlar, mantari hastalıklar, nematodlar ve diğer zararlılardan korumaktır.

Uygulama yöntemleri oldukça çeşitlidir; zararlının ve ürünün türüne göre bitkilerin yapraklarına veya doğrudan toprağa püskürtme, toprağı ilaçla işleme (fümigasyon veya karıştırma), ekim öncesi tohumları ilaçla kaplama veya sulama sistemleri aracılığıyla pestisit verme gibi teknikler kullanılır. Bu sayede hem ürün kayıplarının önüne geçilmesi hem de daha kaliteli ve bol ürün elde edilmesi hedeflenir.

Halk Sağlığında Kullanım

Halk sağlığı alanında pestisitler, özellikle insanlara hastalık bulaştıran vektör canlılarla mücadelede hayati bir öneme sahiptir. Sivrisinekler (sıtma, Zika, Batı Nil virüsü), keneler (Lyme, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi), karasinekler, pireler ve kemirgenler (veba) gibi vektörlerin popülasyonlarını kontrol altında tutmak için kullanılırlar.

Uygulamalar genellikle vektörlerin üreme alanlarına (durgun sulara larvasit uygulamak), yaşam alanlarına (ev içi kalıcı etkili spreyleme - IRS), geniş alanlara (açık alanlarda ULV cihazlarıyla sisleme) veya kemirgenler için özel yem istasyonları kurma şeklinde yapılır. Buradaki ana gaye, vektör kaynaklı salgın hastalıkların önlenmesi ve toplum sağlığının korunmasıdır.

Ormancılıkta Kullanım

Orman ekosistemlerinin sağlığını ve bütünlüğünü korumak amacıyla da pestisitlerden faydalanılır. Özellikle ağaçlara zarar veren böcek salgınlarını (örneğin kabuk böcekleri, tırtıllar) veya mantar hastalıklarını kontrol altına almak için kullanılırlar.

Ayrıca, orman alanlarını istila eden ve yerli türleri tehdit eden yabancı ot türleriyle mücadelede de herbisitler devreye girer. Uygulama yöntemleri arasında geniş alanlara havadan veya yerden püskürtme yapılabileceği gibi, değerli ağaçları korumak için doğrudan ağaç gövdesine ilaç enjeksiyonu veya fidanlıklarda bitki ve toprağa yönelik uygulamalar da bulunur.

Endüstriyel ve Yapısal Alanlarda Kullanım

Pestisitler, binalar, depolar, fabrikalar, ulaşım hatları gibi endüstriyel ve yapısal alanların korunmasında da rol oynar. Özellikle ahşap yapılara büyük zarar veren termitlerle mücadelede binaların temelleri etrafındaki toprağın ilaçlanması veya ahşap malzemenin koruyucu kimyasallarla işlenmesi yaygındır.

Demiryolu ve karayolu kenarları, havaalanları, enerji nakil hatları altı gibi alanlarda istenmeyen bitki örtüsünü kontrol etmek için herbisitler kullanılır. Gıda işleme tesisleri, depolar gibi yerlerde ise böcek ve kemirgen istilalarını önlemek veya kontrol etmek amacıyla fümigasyon, yemleme, kalıcı etkili insektisit uygulamaları gibi yöntemlere başvurulur.

Ev ve Bahçe Kullanımı

Günlük yaşamda, evlerde ve çevrelerinde karşılaşılan zararlılarla mücadele için de pestisitler sıklıkla kullanılır. Ev içindeki karıncalar, hamamböcekleri, sivrisinekler, karasinekler, güveler veya fareler gibi zararlılar için aerosol spreyler, jel yemler, tabletler veya tuzaklar kullanılır.

Bahçelerde ise süs bitkilerini veya sebzeleri zararlı böceklerden (yaprak bitleri, beyaz sinek vb.) ve hastalıklardan (külleme, pas vb.) korumak, çim alanlardaki yabani otları yok etmek için çeşitli insektisit, fungisit ve herbisitler uygulanır. Ayrıca evcil hayvanları pire, kene gibi dış parazitlerden korumak için kullanılan tasmalar, damlalar veya spreyler de bu kategoriye girer.

Veterinerlikte Kullanım

Veteriner hekimlikte pestisitler, hem çiftlik hayvanlarının hem de evcil hayvanların sağlığını tehdit eden iç ve dış parazitlerle mücadelede önemli bir araçtır. Hayvanları kenelerden, pirelerden, bitlerden, uyuz etkenlerinden ve çeşitli sineklerden korumak amacıyla ilaçlı banyolar, püskürtme uygulamaları, sırta dökülen (pour-on) solüsyonlar veya ilaçlı tasmalar kullanılır.

Aynı zamanda, hayvanların sindirim sistemindeki veya diğer organlarındaki iç parazitleri (solucanlar, kelebekler vb.) kontrol etmek için ağızdan verilen veya enjekte edilen antiparaziter ilaçlar da yaygın olarak kullanılır. Bu uygulamalar hayvan refahını artırır ve hayvansal üretimdeki verim kayıplarını önler.

Su Yönetiminde Kullanım

Su kaynaklarının yönetiminde de pestisitlere, özellikle algisit (yosun öldürücü) ve akuatik herbisitlere (sucul ot öldürücü) başvurulabilir. Sulama kanallarında, drenaj sistemlerinde, göletlerde veya bazen içme suyu rezervuarlarında aşırı yosun veya su bitkisi büyümesi, su akışını engelleyebilir, su kalitesini düşürebilir veya rekreasyonel kullanımı kısıtlayabilir.

Bu gibi durumlarda, sucul ekosisteme minimum zarar verecek şekilde dikkatlice planlanmış ve yasal düzenlemelere uygun olarak pestisit uygulamaları yapılabilir. Ayrıca, istilacı sucul bitki veya hayvan türleriyle mücadelede de kullanılabilirler.

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Pestisitler insan vücuduna diyet yoluyla veya pestisitlerin uygulandığı bölgelere maruz kalma sonucu nüfus edebilir. Meyve ve sebzelerin yanında hayvansal gıdalar, içme ve kullanma sularının kirlenmesi ve daha birçok faktör pestisite maruz kalınmasına neden olabilir.

Tarım işçileri de giydikleri kıyafetlerin ve ekipmanlarının üzerinde biriken pestisitleri evlerine taşıyabilirler. Yoğun tarım ilacı kullanılan arazilerin çevresinde yer alan konutlarsa rüzgâr ve yağmur gibi hava olayları nedeniyle pestisite maruz kalabilir. 

Pestisitlerin insan sağlığı açısından ciddi etkileri bulunur. Bu nedenle günümüze kadar kullanılan pestisitlerde hem çevreye verdiği etkilerden hem insan sağlığına olan zararlarından dolayı bazı etken maddelerin yasaklandığı görülür. Pestisitler akut ve biyobirikimli toksik etkileri bulunan kimyasal maddelerdir.  

Kısa Vadeli (Akut) Etkileri

Akut etkiler, pestisitlere maruz kalma anında alınan dozun hemen ya da kısa süre içinde vücutta oluşturabileceği etkilerdir. Organofosforlu pestisitler gibi yüksek toksik etkiye sahip pestisitler hızlı nüfus etme özelliği nedeniyle ani bir ölüme neden olabilir. Bu nedenle üreticiler pestisitlerin etiket bilgisine ADI bilgisini koyarlar. ADI (Acceptable Daily Intake), kabul edilebilir günlük alım miktarı anlamına gelir. Bu miktar aşıldığı takdirde pestisitler yoğun zehirleme etkisi gösterir. 

Uzun Vadeli Etkileri

Pestisitler insan vücudunda biyobirikim yaparak uzun süreli maruz kalmalarda pek çok olumsuz etkiye neden olabilir. Bu etkiler arasında kanser türleri, Parkinson hastalığı, alzaymır, solunum sistemi hastalıkları ve üreme sistemi bozuklukları yer alır.

Pestisitlerin Kanser Riski ile İlişkisi

Pestisit maruziyeti ile kanser riski arasındaki ilişki, hem halk sağlığı hem de bilimsel araştırmalar açısından önemli ve hassas bir konudur.

Özellikle tarım işçileri, pestisit uygulayıcıları gibi mesleki olarak yüksek düzeyde ve uzun süreli maruz kalan bireylerde yapılan bazı epidemiyolojik çalışmalar, belirli pestisit türleri (örneğin bazı organoklorlu, organofosfatlı bileşikler veya belirli herbisitler) ile non-Hodgkin lenfoma, lösemi, multipl miyelom, prostat, akciğer ve beyin kanseri gibi bazı kanser türlerinin görülme sıklığı arasında potansiyel bir bağlantı olabileceğini öne sürmüştür.

Ancak, bu ilişki oldukça karmaşıktır; çünkü maruziyet düzeyini doğru bir şekilde belirlemek zor olabilir, insanlar genellikle birden fazla kimyasala maruz kalır ve genetik yatkınlık, yaşam tarzı gibi diğer faktörler de kanser gelişiminde rol oynar.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) gibi kuruluşlar, mevcut bilimsel verilere dayanarak pestisitleri kanserojenik potansiyellerine göre sınıflandırır; bazı pestisitler insanlar için "muhtemel kanserojen" veya "olası kanserojen" olarak sınıflandırılırken, birçoğu için yeterli kanıt bulunmamaktadır veya kanserojen olmadığı düşünülmektedir.

Genel popülasyonun gıdalardaki düşük seviyeli kalıntılar yoluyla maruziyetinin riski, genellikle mesleki maruziyetten daha düşük kabul edilse de, özellikle hamilelik ve çocukluk gibi hassas dönemlerdeki kronik düşük doz maruziyetin etkileri hala araştırılmaktadır ve tedbirli olmak adına maruziyetin mümkün olduğunca azaltılması önerilmektedir.

Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda pestisitlerle kanser gelişimi arasında bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Pestisitlere maruz kalma sonucunda;

  • Prostat
  • Lösemi
  • Burkitt lenfoma
  • Nöroblastom
  • Wilms tümörü
  • Hodgkin dışı lenfoma
  • Yumurtalık kanseri
  • Akciğer
  • Mide
  • Kolon
  • Mesane ve rektum kanseri gibi çeşitli kanser türleriyle karşı karşıya kalmak mümkündür. 

Pankreas kanseri, mortalite riskinin yüksek olması nedeniyle birçok uzman tarafından incelenen ve pestisitlerle ilişkisi araştırılan kanser türleri arasında yer alır. 2016 yılında yapılan bir araştırma pestisitlerle pankreas kanseri arasında bir ilişki bulunduğuna kanaat getirmiştir.

Uzun yıllar insektisit olarak kullanılan OC'lerin pankreas kanseri riskini yüksek oranda artırdığı; yapılan epidemiyolojik çalışmalar sonrasındaysa pestisit işçilerinde, bahçıvanlarda, bahçe temizleyen işçilerde ve un değirmenlerinde çalışan işçilerde pankreas kanseri riskinin arttığı raporlanmıştır.

Her pestisitin zararları bulunsa da günümüzde aktif olarak kullanılan Glyphosate, Atrazine, Methomyl, Rotenone, Imidacloprid, Flupyradifurone gibi etken maddelere daha çok dikkat etmek gerekir. Bu pestisitler böbrek hastalığından hormon değişikliklerine, karaciğer rahatsızlıklarından ölümcül sonuçlara kadar birçok ciddi sağlık problemine neden olabilir. 

Çocuklar ve Hamileler İçin Pestisitlerin Riskleri

Hamileler ve çocuklar gibi bazı gruplar daha fazla risk altında bulunur. Organların devam eden gelişimi veya daha yüksek büyüme hızı gibi nedenlerle çocuklar pestisitlerin etkilerine yetişkinlerden daha fazla duyarlıdır.

Çocuklar doğaları gereği yakın çevreleriyle temas hâlindedirler. Objeleri ağza sokma eğilimi gösterebilecekleri gibi tehlike olduğunu bilmedikleri nesnelere de dokunabilirler.

Aynı zamanda çocukların, bebeklerin ve hamilelerin daha hassas oluşu pestisitlerin zararlarından daha fazla etkilenmelerine yol açar.

Yapılan bazı yeni araştırmalar pestisitlerin çocuklarda artış gösteren astım, obezite, diyabet gibi rahatsızlıklarla ilişkili olabileceğini de göstermektedir. 

Pestisitlerin Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Etkileri

Uzun vadeli pestisit maruziyetleri sonucunda birçok kronik rahatsızlıkla karşılaşılması mümkündür. Bunlar arasında çeşitli kanser türleri, Down sendromu, alzaymır, Parkinson hastalığı, üreme sistemi ve endokrin sistem bozuklukları yer alır. Bağışıklık sistemi de bu durumdan olumsuz etkilenir. Otoimmün ve enfeksiyöz hastalıklara karşı duyarlılığı artırabilir.

Pestisitler üzerine gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda endokrin bozucu olarak adlandırılan bir grup etken maddenin psödo hormon (yalancı hormon) davranışları gösterdiği tespit edilmiştir. Bu etkiye neden olan grupta fipronil, ziram, dicofol, atrazin, primethanil ve thiazopyr gibi çok kullanılan bazı etken maddeler yer alır.

Bu maddeler vücudun hücresel aktivitelerinde değişikliklere neden olur ve sinyalleri bozar. Karmaşık hormon düzeneklerinin bozulması hastalarda üreme ve diğer fonksiyonların bozulmasına neden olabilir.

Yapılan çok sayıda araştırmada glifosat etken maddesinin östrojen, testosteron ve progesteron gibi üreme sistemi hormonlarını etkilediği tespit edilmiştir. Bu madde meme kanseri ve sperm anomalileri gibi problemlere de yol açmaktadır.

Organik Gıdalar ve Pestisitler: Organik Tercih Etmek Gerekli mi?

Pestisit onay veri tabanına göre AB’de konvansiyonel tarımda kullanımı için onay almış 490 farklı pestisitten 28'i organik tarımda kullanılabilir belgesi almıştır. Bu pestisitlerin 24'ünün belirlenmiş bir toksisitesi bulunmadığı gibi 7 tanesi akut toksisite etkisine sahiptir.

Sağlık üzerinde kronik rahatsızlıklar gibi uzun vadeli olumsuz etkilere yol açtığı tespit edilen pestisitlerin tarımda kullanılmasına izin verilmez. Organik tarım ürünleri tüketilmesi hâlindeyse çok daha düşük dozlarda pestisitlere maruz kalınır.

Organik Gıdaların Besin Değeri ve Pestisit İçeriği

Organik tarımda kullanılan pestisitler insan sağlığı açısından bir tehdit oluşturmaz. Organik tarımda konvansiyonel tarıma göre daha çok önleyici faaliyetler tercih edilir. İyi tarım uygulamalarıyla hastalıklarla mücadele edilir. Organik tarım ve konvansiyonel tarım arasındaki en büyük fark ise organik tarımda pestisitler için rutin bir uygulama takvimi bulunmamasıdır. 

Organik yöntemlerle üretilen gıdalarda konvansiyonel yöntemlerle üretilen çeşitlere göre daha yüksek oranda C vitamini, demir, magnezyum ve fosfor bulunduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda bir dizi önemli antioksidan fitokimyasalın daha yüksek seviyelerde bulunduğu da tespit edilmiştir. 

Pestisitlerden Korunma Yolları ve Güvenli Tüketim İpuçları

Pestisit maruziyetini en aza indirmek ve gıdaları daha güvenli tüketmek için alınabilecek çeşitli önlemler bulunur. Ev, bahçe veya iş yerinde pestisit kullanılıyorsa, etiket üzerindeki talimatlara tam olarak uymak, eldiven, maske, gözlük gibi uygun kişisel koruyucu donanımları kullanmak, uygulama sırasında ve sonrasında ortamı iyi havalandırmak ve pestisitleri çocukların, evcil hayvanların ve gıda maddelerinin uzağında, kilitli dolaplarda saklamak esastır.

Gıda tüketimi söz konusu olduğunda ise, tüm taze meyve ve sebzeleri bol akan su altında, tercihen yüzeylerini hafifçe ovalayarak iyice yıkamak yüzeydeki kalıntıları azaltmanın en etkili yollarından biridir.

Kabuğu soyulabilen elma, salatalık, patates gibi ürünlerin kabuklarını soymak, marul ve lahana gibi katmanlı sebzelerin en dış yapraklarını atmak ve et/tavuk ürünlerindeki görünür yağları ve deriyi ayıklamak da bazı pestisitlerin birikebileceği kısımları uzaklaştırmaya yardımcı olabilir.

Beslenmede çeşitliliğe önem vererek farklı gıda gruplarından dengeli tüketmek, tek bir tür pestisite yoğun maruz kalma riskini dağıtırken, organik sertifikalı ürünleri tercih etmek sentetik pestisit kalıntısı riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Mevsiminde yetişen ve mümkünse yerel olarak üretilmiş ürünleri seçmek de bazen daha az pestisit kullanımı anlamına gelebilir, ancak en güvenli yaklaşım bilinen ve güvenilen kaynaklardan alışveriş yapmak ve belirtilen temizleme yöntemlerini uygulamaktır.

Bu yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Organik olduğu bilinen ürünleri satın almak ve güvenilir tedarikçileri tercih etmek.
  • Meyve ve sebzeleri akan su altında iyice yıkamak, fırçalamak veya ovmak.
  • Yüksek oranda pestisit bulunma riski olan gıdaları satın almamak.
  • Meyve ve sebzeleri mümkünse kabuklarını soyarak tüketmek.
  • İmkân dâhilindeyse evde ya da bahçede meyve ve sebze yetiştirmek.
  • Evde ve bahçede bulunan böcekleri toksik olmayan yöntemlerle uzaklaştırmak.

Besin Güvenliği İçin Alınması Gereken Önlemler

Gıda alışverişlerinde pestisitlerden uzak kalmak ve maruziyeti azaltmak için uygulanabilecek bazı yöntemler mevcuttur. Bunlar:

  • Gıda alışverişlerini aylık ve haftalık olarak düzenlemek.
  • Alışveriş öncesinde liste yapmak ve planlı davranmak. 
  • Sürdürülebilir ürünleri satan marketleri tercih etmek.
  • Satın alınan ürünlerin organik sertifikalarını kontrol etmek.

Gıdaların üzerinde uygulanan pişirme, dondurma, yıkama, parçalama gibi işlemler pestisitler üzerinde farklı etkilere neden olabilir. Bu durum gıdanın ve pesitisitin türüne ve uygulanan metoda göre değişiklik gösterir. Yıkama, pişirme ve soyma gibi işlemlerle pestisitlerin gıda içerisindeki miktarlarında azalmalar görülmüştür. 

Pestisit Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Gıdalardaki pestisitler ne kadar tehlikeli?

Pestisitlerin uygulanma esnasında sebep oldukları akut toksik etkileri kadar uzun vadeli maruziyetleri sonucunda ortaya çıkan etkileri de mevcuttur. Pestisitlere uzun yıllar maruz kalan insanlarda kanser, endokrin sistem bozuklukları, sinir sistemi bozuklukları ve daha birçok farklı kronik rahatsızlığa rastlanabilir. Bu nedenle gıdalardaki pestisitler başta hamileler ve çocuklar olmak üzere toplumun tamamı için tehlikelidir.

Pestisitlerden korunmak için ne yapmalıyız?

Pestisitler bireyin karşısına sadece tarım alanlarında değil okullarda, parklarda, bahçelerde ve hatta evlerde de çıkabilir. Öncelikle organik ürünler tercih edilmeli ve iyi tarım uygulamaları gerçekleştiren üreticilerden alışveriş yapılmalıdır. Ayrıca parklarda ve bahçelerde uygulanan zararlı mücadelesinde sentetik kimyasalları tercih etmemek de gerekir.

Organik gıdalar gerçekten daha mı güvenli?

Organik gıdalar konvansiyonel gıdalara göre çok daha az pestisit kalıntısı içerir. Bunun yanında organik gıdaların besin ve vitamin değerleri konvansiyonel yolla üretilen gıdalara göre daha yüksektir. 

Çocuklar için pestisitlerin riskleri nelerdir?

Pestisitler, çocuklar için yetişkinlere kıyasla daha risklidir. Yapılan araştırmalarda pestisitlerin çocuklarda dikkat bozuklukları, kanser, gelişim bozuklukları, erken ergenlik gibi birçok probleme yol açabildiği tespit edilmiştir.

Meyve ve sebzeleri yıkamak veya soymak pestisit kalıntılarını gidermede etkili midir?

Evet, bu işlemler pestisit kalıntılarını azaltmada önemli ölçüde yardımcı olabilir. Taze meyve ve sebzeleri bol akan su altında iyice yıkamak ve yüzeylerini (mümkünse) hafifçe ovalamak, yüzeyde bulunan pek çok pestisit kalıntısını ve kiri uzaklaştırır.