Yazı İçeriği

Omurlar arasındaki sağlıklı disk, dejenere oldukça esnekliğini kaybeder ve dışarıya taşabilir. Bu taşma ise MR çekildiğinde görülebilir. Ancak her dejenerasyon fıtıklaşma olarak tanımlanmaz. Vakaların yaklaşık yüzde 20-30’u fıtıklaşır. Diğerleri ise dejenere olmaya veya vücut tarafından tolere edilip, ağrısız kullanılmaya devam edilir. MR raporlarında yazanlar ise aslında bu tablonun resmedilmesi ve yorumlanmasıdır. Kişinin ağrı, kuvvet kaybı gibi klinik belirtileri yoksa bu tabloya bakarak fıtık demek doğru olmaz.

Bel ağrılarının sadece yüzde 5’i gerçekten bel fıtığı olur. Yüzde 95’i başka faktörlere bağlı ortaya çıkar. Ancak kişilerin de yüzde 95’i bel fıtığı olduğunu düşünür ve ilk sorusu tedavisinin cerrahi ile yapılıp yapılmayacağı olur. Oysa bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Omurgada dejenerasyon her zaman olur ve omurga bunlara kendince uyum sağlar. Rahatsızlık devam ettikçe vücut da buna adapte olur. Süreç içinde iki omur arasındaki materyal çıkıp sinire bası yaparak klinik bulgu verirse ve cerrahi dışı tedavi yöntemleriyle toparlanmazsa gerçek bel fıtığı veya cerrahi tedavi gerektiren bel fıtığı gündeme gelir. Bel fıtığı vakalarının da sadece yüzde 15'i cerrahi tedavi gerektirir.

Omurlarda yaşanan sorunlarda en sık kullanılan yöntem klasik MR'dır. Ancak röntgen de kullanılır. Şüpheli durumlarda CT de çekilir. Sinirlerin etkilenip etkilenmediği konusunda ayırıcı tanı EMG ile konulur. Film bulgusu ile kişinin şikayetleri uyumlu değilse klinik bulgulara yönelik tedavi yapılır ve yöntem vakaya özel seçilir.

Cerrahi tedavinin en sık 25-40 yaş grubu kişilerde tercih edilir. Omurganın dejenere olup vücudun buna uyum sağladığı ileri yaş dönemlerinde fıtıklaşma daha az görülür. Ancak orta yaş ve üstü insanların günümüzde daha hareketli olma isteği arttığı için yapı bozuldukça fıtık gibi algılanan, kireçlenmiş, omurun geçtiği kanalı daraltan ve konforu azaltan sertleşmiş disk yapıları görülür. Kişilerin hareket ve konfor isteği ise bu yaş grubundaki cerrahi tedavi sayılarını artırır. Bu kişilerde fiziksel ve mental faktörler de devreye girer. Kişinin bunu kendisinin talep etmesi, fiziksel durumunun ve kemik kalitesinin ameliyata uygun olması gerekir.

Cerrahi tedavide kullanılacak yöntemler farklı olabilmekle beraber, boyun cerrahisinde sıklıkla ‘anterior diskektomi’ kullanılır. Anterior diskektomi disk ağrılarını, uyuşmasını ve kuvvetsizliğini gidermek için yapılan bir girişimdir. Kanal darsa arkadaki kemikleri almak ya da vidalamak gerekebilir. Önden girilen bir disk ameliyatı yaklaşık 1,5 saat sürer. Müdahale edilecek disk seviyesine ve diskin sertlik durumuna göre süre değişebilir. Belde uygulanan ‘mikrodiskektomide’ yani mikroskop kullanılarak yapılan ameliyatta süre kişiye göre farklılaşır. Disk dokusunu ortaya koyabilmek için sinirleri kenarlara çekmek ve hasar oluşturmamak için çok dikkatli davranmak gerekir.

Omurga fıtıkları cerrahisinde yüzde 5 oranında komplikasyon görülme ihtimali bulunur. Sinirlerin yüzde 1 hasar görmesi, enfeksiyon, kan toplanması, instabilite, fibrozis dokusu oluşması ve yara kapanmaması gibi durumlar görülebilir.

Omurga, kullandıkça yıpranan ve yıprandıkça da sorun çıkaran bir yapıya sahiptir. Bazen sorun çıkaran bir organın tamamını ya da bir kısmını çıkarıp atmak mümkünken omurganın bir bütün halinde yerinde durması gerekir. En sık boyun ve belde ortaya çıkan omurga fıtıklarında cerrahi tedavi gerekliyse erken dönemde en fazla faydayı sağlayacak, sosyal hayata çabuk döndürecek, en az zararı verecek ve uzun dönemde de konfor sağlayacak bir ameliyat yapılması gerekir. Omurga cerrahisinde kar ve zararı iyi ayarlamak, cerrahi tedavi uygulanacaksa en az zarar vererek en iyisini yapmak ve kişiyi olabilecekler konusunda iyi bilgilendirmek gerekir.

Omurga fıtıklarından korunmanın yolları ise şöyledir;

Diskleri dejenere etmemek: Sigara kullanmaktan kişinin anatomik yapısına, omurganın kötü kullanımından omurganın dengesine kadar birçok faktör dejenerasyona neden olur.

Dejenere olmuş fıtıkta disk içi basıncı artırmamak: Bunu engellemek çok zor olur. Çünkü basıncı en çok artıran oturmak ve otururken sağa sola esnemektir. Bu hareket hem diskin amortisör görevini az yapmasına hem de disk içi basıncın artmasına yol açar.